İstanbul Gelişim Meslek Yüksekokulu - myo@gelisim.edu.tr

İnşaat Teknolojisi








 1-7 Mart Deprem Haftası’nda İGMYO İnşaat Bölümü Öğr. Gör. Ahmet Yavuz Şahin “Olası İstanbul Depremi” konusunda değerlendirmelerde bulundu


Deprem; yer kabuğu kırılmaları sonucu oluşan titreşim dalgalarının yeryüzeyini sarsması olarak nitelendirilmektedir.



Ülkemiz deprem kuşağı olarak ifade edilen bögede yer aldığından depremle iç içe yaşamamız kaçınılmazdır. Son yıllardan yaşanan depremler bunun en net göstergesidir.

İstanbul, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde bulunan metropol bir kentimizdir. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nı inceleyecek olursak yaklaşık olarak doğuda Van gölü ile batıda Saros Körfezi’ne kadar uzanan irili ufaklı bir çok faydan meydan gelen ve Anadolu’yu boydan kesen 1100 km’lik bir hattır.
Özellikle son 100 yıl incelendiğinde 7 ve üzeri depremler, 1939 yılında Erzincan’da yaşanan 7.8 büyüklüğünde ki depremle başlayarak; 1942 Erbaa 7.0,  1943 Ladik 7.2, 1944 Gerede 7.2, 1957 Abant 7.1, 1967 Mudurnu 7.1, 1999 İzmit 7.6 ve 1999 Düzce 7.2’lik depremler ile batıya doğru bir eğilim göstermesi Olası İstanbul Depremi yada Büyük Marmara Depremi gerçeğini gün yüzüne çıkartmaktadır.

Yapılan araştırmalar ve akademik yayınlar incelendiğinde 2034 yılına kadar Marmara Denizi’nde 7.0 ve üzeri deprem beklendiği ön görülmektedir. Özellikle İstanbul’da bazı yapıların, eski, gerekli mühendislik hizmeti almamış ve doğru yapı malzemelerinin kullanılmadığını düşünürsek depremin yıkıcı boyutunun yüksek olması maalesef kaçınılmazdır.

İBB'nin verilerine göre İstanbul'da 1,6 milyon bulunmaktadır. 7.0 ve üzeri büyüklükte bir depremde İstanbul'daki binaların yaklaşık olarak yüzde 57'sinin hasar görmeyeceği tahmin edilmektedir. Ortalama 200 bin bina ise orta ve üstü seviyede hasar alacağı düşünülmektedir. Bu binalardan yaklaşık 50 bini ağır hasarlı yada yıkılması muhtemel binalar olarak yetkililerce ifade edilmektedir.

Tüm bu veriler ve son günlerde yaşadığımız depremler göz önüne alındığında hasarlı yada gerekli mühendislik hizmeti almamış yapıların kentsel dönüşüm ile yenilenmesi, depreme dayananıklı hale getirilmesi kaçınılmazdır fakat yeterli de değildir. Kentsel dönüşüm ile yapı stoklarımızı revize ederken tüm vatandaşlarımızıda depreme, deprem öncesinde, deprem sırasında ve deprem sonrasında yapılacaklar konusunda bilinçlendirmek gereklidir.  

Unutmamak gerek, deprem öldürmez,doğru mühendislik hizmeti almamış, doğru yapı malzemesi kullanılmamış yapılar öldürür.