Geçtiğimiz yıl global lojistik sektörü %3,5 büyüyerek 10,9 trilyon dolara ulaştı ve bu yıl %3,8 oranında bir büyümeyle 11,3 trilyon dolarlık bir hacme erişeceği öngörülüyor. Sektördeki bu büyümenin, teknoloji yatırımları, sürdürülebilirlik ve iş gücü gelişimi gibi stratejik alanlara yapılan yatırımlar sayesinde gerçekleşmeye devam edeceği belirtiliyor. Dünya Ticaret Örgütü'nün verilerine göre, geçen yıl küresel mal ve hizmet ticareti 33 trilyon doları aşmış durumda. Bunun üçte birine yakın bir kısmını oluşturan 11 trilyon doların lojistikle bağlantılı olması, lojistik sektörünün dünya ekonomisindeki kritik önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Dijital Dönüşüm Hız Kesmeden Devam Ediyor
Global lojistik sektöründe teknolojinin etkisi hızla büyürken, Tırport Kurucu Ortağı Dr. Akın Arslan bu dönüşümü değerlendiriyor: "Lojistik teknolojileri; mobilite, görünürlük, dijital filo yönetimi, robotik sistemler, depo otomasyonları, tedarik zinciri teknolojileri ve otonom sürüş gibi pek çok alanda kendini gösteriyor. Bu teknolojik ilerlemelerle geleneksel lojistik yöntemleri köklü bir dönüşüm geçiriyor. Ülkemizin en büyük dijital lojistik platformlarından biri olan Tırport gibi çözümler; müşterilere gerçek zamanlı, konum tabanlı ve akıllı lojistik çözümleri sunarak intermodal taşımacılığı destekleyen yenilikçi platformlar arasında bulunuyor. Malın fabrika veya depodan çıkışından nihai varış noktasına kadar tüm süreçlerin anlık olarak izlenmesini sağlamak gibi avantajlar sunan dijital ağlar; maliyet optimizasyonu ve hız açısından her geçen gün daha fazla tercih ediliyor."
Fırsatlar ve Zorluklarla Şekillenen Gelecek
1.Teknolojide Yeni Dönem:
2025 yılı, veri analitiği ve dijitalleşme odaklı bir dönemin başlangıcı olacak. Şirketler altyapı yatırımlarını artırarak süreçlerini optimize etmeyi ve maliyetlerini azaltmayı hedefliyor. Büyük oyuncular, Forto, TruKKer, Tırport gibi dijital forwarder'larla iş birliklerini genişletmeyi planlıyor.
2. Ekonomide Durgunluk: Pandemi sonrası toparlanma birçok sektörde yavaş ilerliyor. Otomotivden turizme, havayolu taşımacılığından diğer alanlara kadar pek çok sektör henüz eski seviyelerine ulaşabilmiş değil. Özellikle Almanya'nın resesyona girmesiyle lojistik talebinde genel bir düşüş yaşanıyor ve bu durum çevre ülkelerdeki taşımacılığı da olumsuz etkiliyor.
3. Karayolu Lojistiğinde Yavaş Toparlanma: Avrupa'da yıllık toplam karayolu taşımacılığı hacminin 2,3 trilyon ton-km olduğu belirtilse de pandemi öncesi dönemin altında bir hareketlilik gözlemleniyor. Bu olumsuz tablonun 2025 yılına kadar süreceği öngörülüyor.
4. Artan Maliyetler ve Fiyat Baskısı: Personel ücretlerindeki artış, ekipman maliyetleri ve yol ücretlerinin yükselmesi sektörü zorlamaya devam ediyor. Özellikle spot piyasalardaki fiyat düşüşleri, küçük işletmeler için ciddi riskler oluşturuyor.
5. Konsolidasyon Trendleri: Sektörde konsolidasyon eğiliminin giderek güçleneceği tahmin ediliyor. Büyük lojistik firmalarının küçük şirketleri satın alarak sektörü daha entegre hale getirmesi bekleniyor. Örneğin, DB Schenker’in DSV tarafından olası satın alınması gibi büyük çaplı işlemler bu süreci hızlandırabilir.
6. Elektrikli ve Hidrojenli Araçlara Geçiş: Elektrhli kamyon satışları halen düşük seviyelerde ve tüm kayıtlı araçların yalnızca %2'sini oluşturuyor. Karbon salınımı hedefleri sıkılaşırken, dönüşüm maliyetlerinin yüksekliği bu geçişi yavaşlatıyor.
7. Jeopolitik Riskler: Küresel ölçekte siyasi gerilimler ve savaş riskleri sektörü tehdit etmeyi sürdürüyor. Özellikle bölgelerde yaşanan şoför eksikliklerinin ve artan maliyet